12 Eylül mağduru gazeteci Mehmet Emin Karakulak, darbede yaşadıklarını anlattı

Doğru haberin adresi.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde canlı gazeteci Mehmet Emin Karakulak, 12 Eylül 1980 darbesinde cezaevinde yaşamış olduğu azap ve çirkin muameleleri anlattı.

12 Eylül darbesinin üstünden 43 sene geçse de darbecilerin çirkin muameleleri, işkenceleri, ölüm cezası ve insanoğlu hakları ihlalleri zihinlerdeki yerini koruyor. Mardin’in Kızıltepe ilçesinde canlı 60 yaşındaki gazeteci Mehmet Emin Karakulak da o devirde yaşadıklarını anlattı. Cezaevinde ağırbaşlı işkencelere verilen kaldığını kail Karakulak, “12 Eylül’den geçmiş Türkiye’de kaotik birlikte düz oluşturulmuştu. Anarşi denilen karışıklık ortamı vardı. Günde 50 insanoğlu sağ-sol çatışması yüzünden hayatını yitiriyordu. Sözde sağ-sol savaşı veriyorlardı fakat karışıklık ve kaotik düz oluşmuştu. Türkiye’de bundan böyle birlikte insanoğlu şeb ezanı sağlıklı esen eve doğacak mi dönecek mi garantisi yoktu. 12 Eylül akşamı radyoda darbe bildirisi okundu. O dönemin siyasetçilerinin hepsini gözaltında aldılar” dedi.

Cezaevinde olağanüstü işkenceler yapıldığını özetleyen Karakulak, “Türkiye’de o devir örgütler de zat aralarında bölündü. Sağ-sol çatışmasının yanında, örgütler zat aralarında da kent seçip bura benim bölgem demeye başladı. Darbe olduktan sonraları birlikte ayak tabanı yaklaşan hacısı hocası gözaltına alındı. Milleti cezaevlerinde kapattılar. O kargaşacı ve kaotik düz durdu fakat öbür taraftan cezaevlerinde adamlık dışı işkenceler başladı. Suçlu, günahsız fark edilemedi. İnsanları ölüm cezası ettiler, işkenceler aldı başını gitti. İnsanlar akıl felcine uğradı. Toplum birlikte sarsıntı yaşadı ve insanoğlu hala o ruh bilimsel travmanın etkisindedir” halinde konuştu.

“Darbenin izlerinin silinmesi düşüncesince demokratik birlikte kanun değişikliği olmalı” diyen Karakulak, “12 Eylül darbesi evet ve 5 No’lu cezaevine, aktüel Cumhurbaşkanımız çeşidinden müzeye çevrilen cezaevine atıldım. Çoğu insanlarımız orada adamlık dışı işkencelerle hayatını yitirdi, hastalıklı kaldı ve hala o ruh bilimsel travmanın etkisinde. 12 Eylül darbesinden nasibimi ego de aldım. 17 yaşındayım daha liseyi daha acemi bitirmiştim. Delil, bilgelik ve arasında kabahat yokken cezaevine aldılar. Araştırmadan, soruşturmadan işkenceye verilen kaldım. evvel Şanlıurfa’da daha sonraları Diyarbakır cezaevinde işkenceye verilen kaldım. Cezaevinde 6 ay kaldıktan sonraları kovuşturmaya arazi bulunmayan sanarak başıboş bırakıldım. Ben o psikolojiyi o sarsıntı ile yaşadım. Unutmayacağım, unutamıyorum ve kimi geceler o işkenceleri düşlerimde görüyorum. Devletin kapısında bana iş verilmedi. Mahkum yasası çıkmasına karşın başvurdum kovuşturmaya arazi bulunmayan sanarak iane alamadım. 6 ay azap yüzünden ölümden döndüm. Sorunların çözümü düşüncesince ve darbelerin izlerini, kalıntılarını hazfetmek düşüncesince acemi birlikte çırçıplak anayasaya, demokratik birlikte anayasaya gerekseme bulunduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.